Kısa Bir Usta-Çırak Hikayesi
Kısa Bir Usta-Çırak Hikayesi
Sene seksen dokuz (1989); yer: İst./Ataköy
Kurulan yeni bir şehir, kim demiş köy
x x x
Yaş 19 o vakit, yani kan damarda durmayıp coşan
Sağolsun beni de çıraklığa kabul etti Hacı Coşan
x x x
Köyden tam yol istikâmet İzmir, sonra İstanbul
Çekti nasip kısmet, gel bakalım sen de aradığını bul
x x x
Ben de varıp önce birkaç gün güzelce gezdim
Ecdat yadigârı muhteşem eserleri akledip sezdim
x x x
Bir hışımla başladım ustamla çalışmaya
Ve niyet ettim bir miktar mangırla buluşmaya
x x x
İşte buna derler, hem ziyaret hem ticaret
Çalışırsan yersin baklava-börek ve ızgara et
x x x
Ya miskinlik edersen, düşte görürsün baklavayı
Üstüne üstlük bir de kafana yersin oklavayı
x x x
Az kalsın ben de böyle bir oklava yiyordum
Zira ustamın yanında kendimi tutamayıp gülüyordum
x x x
Hacı abi biraz sinirli adam, hem de kökten ve damardan
Bazen çaktığı malzeme dökülüyordu; tavan ve duvardan
x x x
Veriyordu mücadele; elinde çekiç, karşısında kolon ve kiriş
Olmayıp dökülünce aşağı; pür hiddet ve Allah ne verdiyse giriş
x x x
Uğraşsan da gülmemeye; kendini tutmak çok zor
Bu hâl, böyle zamanlarda sanki elinde bir kor
x x x
Ancak, abimin ustalığına asla yok bir diyecek
Acemi çırak Sıtkı’nın da gözü kapıda, tüydü tüyecek
x x x
Nitekim de bıraktı gitti, ilk ayın sonunda
Zaten hep öyleydi, onun aklı fikri okulunda
x x x
Başka değildi; işi gücü sürekli kalem, defter, kitap
Ama kader koydu önüne şimdi; başka bir hesap
x x x
Peşinden Ataköy de tamam oldu; yapıldı bitti
Bu macera da işte bu şekilde son bulup gitti
x x x
21.02.2021
Sıtkı NURDOĞDU
Evet Hacı ile bir müddet bende çalıştım gercekten cok sinirli yapmak istediği bir işte zorluk çıkarsa yanina yaklasilmaz