Hızar ve Sonbahar
Gürültüyle çalışıyor ve odun kesiyor bir hızar
Yapraklar düşüyor daldan ve mevsim sonbahar
Bir çocuk da kopup gelmiş kendi yuva dalından
Hayat nehri geçilir mi sandın, bir salın olmadan
Baba bırakmış çocuğu ilçeye; dönmüş köye
Üzülen çocuğa teselli için, şimdi ne söyleye
Aileden ilk defa ayrı kalış ve de yaş on üç
Hayat yolunda var, bir başlangıç ve sonuç
Kulağına bir ses geldi, kesildi buna dikkat
Gönlü zaten tasadaydı, şimdi hepten rikkat
Çalışan bir hızar bu; kışlık odun kesiyor
Çocuğun yüreğindeyse sert poyrazlar esiyor
Derken akşam oldu, başa hepten hüzün çöktü
Koyverdi kendini; bir süre gözünden yaş döktü
Çıkılan her yolculukta, zaten var bir ayrılık
Yeter ki sonu güzel olsun; olmasın gayrılık
Çocuk okumayı severdi; çalıştı, uğraştı ve başardı
Yokluklar içerisinde, bazen de bu olanlara şaşardı
Sonra yüksek tahsil ve görev; iş uzayıp gitti
Daha nice yıllar kaldı geride, toz olup yitti
Ama akıldan hiç çıkmadı, o odun kesen hızar
Nelerle, nelerle karşılaştı daha sonra…
Onlar da yaşam kesen/hayat biçen kötü birer hızar!
Sıtkı Nurdoğdu
(Okullar açılırken; Orta 1’de)